Evet, her doğan kendi rızkı ile doğar! Her kulun kendi rızkı vardır ama onun o rızkını bir başkası; sömürü, rüşvet, yolsuzluk ile çalmaz, kişi de kendi rızkını çaldırmazsa! “Hud Suresi 6. ayet: "Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı Allah'a aittir." Rızk yaratma, gönderme ve verme Allah'a aittir. Ancak rızkın adil bir biçimde dağıtılmasına insanlara bırakmıştır. Mutlu biri yaşam, ilahi prensiplerin uygulanmasına bağlanmıştır.” (Abdülcelil Candan, Kur'an okurken zihne takılan ayetler, s. 252) Allah rızkı vermiştir ama insanlara düşen, onu aramak, bulmak ve çoluk çocuğumuzun rızkını başkasına kaptırmamaktır. Bu da bir dini emir, görevdir. “Rızkın takdiri Allah'tan ancak kazanılması kuldandır. Rabbimiz yeryüzünde tüm canlılara yetecek şekilde rızık yaratmıştır.” (Soner Duman, Allah'ım sorularım var, s.234, 235)
“İnsanlar sömürmediği takdirde yeryüzünde açlık diye bir şey söz konusu olmaz, hele israf ve lüks kalksa yeter de artar bile.” (Osman Nuri Topbaş, Aklın cinneti Deizm, s. 18)
Herkesin rızkını adil bir şekilde aldığı sistemin adı İslam’dır: Zekat, sadaka, fitre, kurban, kul hakkı, komşu hakkı, cemaatle namaz, hac, ümmet bilinci, Hz Adem’den insanlığın kardeşliği gibi ibadetler ve yönlendirme ile zengin-fakir ayırımı gözetmeden tüm insanlar arasındaki uçurumun ortadan kalkması amaçlanmıştır. Ayrıca “Oku” (Alak, 1) emri, “İlim Çin’de bile olsa, gidiniz, alınız, tahsil ediniz.” (Beyhaki, Şuabu’l-İman, Beyrut, II. 254) yönlendirmeleri, “Cuma namazı bitince rızık aramak için dağılma” (Cuma, 10) tavsiyesi, “Öyle ise bir işi bitirince diğerine yönel” (İnşirah, 7) emri ile pısırıklık ve tembelliğin hoş görülmemesi , “iki günü eşit olan ziyandadır” (Ali el-Karî, el-Masnû’, 174) gibi prensipler, helal kazancın emredilmesi, karaborsa, faizin yasaklanması hep bizleri alnımıza yazılan rızkı bulmaya ve onu çaldırmamaya yönelik teşvikler bütününü oluşturur.
Avrupa ülkeleri domates fiyatlarını düşürmemek için tonlarcasını denize dökerken, hala sömürdükleri ülkeler açlığın pençesinde kıvranmaktadır.
Geri kalmış yoksul ülkeler, tüm yeraltı ve yer üstü zenginlikleri, hürriyet ve gelecekleri günümüz medeni (!) ülkelerince sömürülen ülkelerdir. Afrika, Güney Amerika, İslam ülkeleri satılmış idarecilere boyun eğen, tarihte köle diye satılan, günümüzde her türlü zenginlikleri sömürülen ülkelerdir. Allah (cc) Afrika kıtasını yer altı madenleri en bol kıta olarak yaratmıştır ama çıkarmak, işletmek, verdiği o rızkı korumak ve sahiplenmek o ülke insanlarına aittir ki, zaten bu da bir imtihan vesilesidir. Emperyalist ülke başka kıtadan gelip, ülkeyi veya liderini ele geçirip, ülke halkını işçi olarak çalıştırıp sonra da cüzi ücret karşılığı asıl geliri ülkesine gönderirse burada yaratıcı değil, yaratılanlardır asıl sorumlu!
"Beyaz adam her şeylerine el koydu. Canlarına, mallarına, namuslarına... Milyonlarca insanı katletti. Ne çocuk dinledi ne de kadın! Yüzlerce yıl süren bir vahşetin, soykırımın mimarı oldu! Hayatlarını çaldı. Bedenlerini çaldı. Baharatlarını, madenlerini, topraklarını... Altınlarını, petrollerini... Sularını... Her şeylerini! Aç, sefil bıraktı. Köle pazarlarında alıp sattı. Kolunu, parmağını, ayağını kesti... Kendi vahşiliklerini gizlemek için filmler yapıp, kurbanları vahşi ilan etti. Siyah adam yamyam! Çizgi filmlere bile konu edildi. Ortada bir kazan, altında ateş, içinde az sonra yenilecek insan! Kazanın başında siyah adam! Beyaz adam dillerini de çaldı. Fransa'nın nüfusu altmış sekiz milyon. Ülke dışında yüz kırk milyon insan Fransızca konuşuyor. Nerede? Tabii ki sömürgelerinde. 'Ötekileri' ben ötekileştirmedim. Fransız beyaz adam, siyah adamın üzerine basarak elde ettiği refahı bilmek istemiyor. Sahip olduğu her şeyin ama her şeyin sömürülen 'ötekine' ait olduğunu kabul etmek istemiyor. Azıcığını bile 'ötekiyle' paylaşmak istemiyor. Beyaz olduğu için kendisini birinci sınıf zannediyor. Utanmaz, arsız ve pişkin! Siyah adam özgürlüğüne kavuştuğu gün, sömürüye başkaldırdığı gün, kendinden yöneticileri başa getirdiği gün Afrika kıtası dünyanın parlayan yıldızı olacak." (Turgay Güler, Akşam, 4.6.2023)
Kısaca, Allah (cc) her şeyi adil bir şekilde dağıtmıştır! Ama zalim olan (Müstekbir) sömürgeciler kadar, mazlum durumuna düşen (Müstazaf) sömürgeler de sorumludur ve asıl onlar ayağa kalkmalı ve hakkı olanı kaptırmamalıdır.
"Allah Petrol verdi. Bir de mühendis versin." demek akla aykırıdır." (Prof. Cağfer Karadaş, Kafama takılanlar 2, s. 32)
Özetle; rızık konusu; Allah ile kulu arasındaki bir konu değil, var olan ve verilen rızığın emperyalistlerce sömürülmesi meselesidir. Burada kimse yaratıcıyı suçlayamaz. İşin ilginci bu tür eleştiri yapanlar da, halkları sömürenlerin yerli uzantılarından başkalarının olmaması, sömürülen ülkenin aydın geçinen seküler kesiminin olmasıdır!
"Meşhur iktisatçı Dr. Colin Clark, 'Dünyanın besin kaynakları yirmi sekiz milyar insanı rahat besleyecek durumdadır.' demektedir. Dünyadaki kıtlık, kaynakların yetersizliğinden değil, insanların ihmalleri ve düşüncesizliklerinden ileri gelmektedir." (Metin Aydın, Ateizm Yanılgısı, s. 303) "Nankörlere, 'Allah'ın size lütfettiği rızıklardan dağıtın' dendiğinde, Allah'ın doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız, derler." (Yasin, 47) Allah bu görevi biz insanlara vermiştir; yapacağımız işlere göre de, cennet cehennemi bizzat biz kazanacağız.