“Kendisine hiçbir şey vahyedilmemişken ‘Bana da vahyolundu’ diyenden daha zalim kim vardır! O zalimler, ölümün (boğucu) dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara: ‘Haydi canlarınızı kurtarın! Allah'a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ötürü, bugün alçaklık azabı ile cezalandırılacaksınız!’ derken onların halini bir görsen!” (En’am, 93); “Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalimi kimdir? Cehennemde kafirlere yer mi yok!” (Ankebut, 68)
Evrenesoğlu'nun kurduğu, 2000'de kurulup 2010'da kapanan 'universityofallah' adlı sitenin ilk ve son yıllardaki ana sayfaları.
Öncelikle şunu belirtelim, Müseylemetü'l-Kezzap peygamberliğini iddia ettiğinde aynen Evrenesoğlu gibi, 'ben resulüm nebi değil!' demişti! Tarih tekerrürden ibarettir. Çağımızın Müseylemetü'l-Kezzab'ı, Evrenesoğlu'dur. "Kur’an da 3 bin ayet vardır, Allah ile konuşuyorum, Benimle birlikte Allah ile konuşan 20 arkadaşımız var, Ben Resulüm, 65 milyon insanda, 5 milyonu cennete gidecek.” gibi saçmalıkları ardı ardına sıralayan İskender Erol Evrenesoğlu'nu şahsen ben ilk kez 1994 yılında gördüm. O yıldan itibaren de takip ederim. O yıl Ankara'da yaptığı 'Kur’an-ı Kerim ışığında İslam ve Saadet' isimli konferansını dinlemiştim. İkindi namazını da arkasında kıldım - sonra tekrar kıldım :) - Aşağıda o zırvalarken acele yazdığım el yazısı notların ilk sayfasını görüyorsunuz-
Kısaca metodu şu Evrenesoğlu'nun: Önce bir ayetin mealini hafiften maksadına göre çarpıtır. Sonra her söylediği ayetin mealini ilk ayete kıyasla yorumlar ve ayetler peş peşe geldikçe Kur’an ve ruhundan gittikçe uzaklaşılır! Mesela, Mülk suresi 8. ayetteki, ‘Nezir/Uyarıcı’ kelimesini 'Mürşit; şeyh efendi' olarak Türkçe'ye çevirir! Devamındaki her çarpıtma, kar topunun çığa dönüşmesi gibi sonunda faciaya dönüşür!
Mesela 1994 yılındaki konuşmasında önce İslam'ın teslim olmak anlamına geldiğini söyler, ki doğrudur, sonra 'Allah bizim teslim olmamızı istiyor, tüm peygamberler de teslim olmuştur' dedikten sonra, o zamanki sayıya göre piyasada 23 Kur’an meali olduğunu ama hiç birinin gerçekten ayetleri açıklamadığını iddia eder. Ve sonra kendi kafasına göre, içinde 'Ey amenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler), Ölmeden önce Allah'a ulaşmak, hidayet, nefsin ilk altı basamağı, nefsin tezkiyesi" gibi kelimelerinin bolca geçtiği birçok ayeti keyfine göre yorumlayıp kendisine itaat edilmesini ister. Buhari, Hanbel, Muzni, Ebu Bekr’il Bezzar, Darekutni, İbni Teymiyye, Adiyy, Hibbettulah, İbni Hazm, El-Elbani gibi muhaddislerce uydurma-mevzu ilan edilen bir hadisinden hareketle de ashabın 28. dereceye (masonluk mu bu?!) ulaştığını belirtir. Ve bomba cümlelerinden biri: "Bir mürşide tabi olmadan Allah'ın emirleri uygulanamaz!" Tabii ayrıca ‘kazandığınızın yüzde iki buçuğunu Birr'e - iyiliğe – vermeli’ demekle neyi kastettiğini de herkes anlayabilmektedir! Tasavvufu, '14 asır önce yaşanan İslam' olarak tarif eden Evrenesoğlu, aslında büyük bir ipucunu da bizlere vermektedir. Tasavvuf demesek de, tarikat üyeleri arasında var olan, şirke kadar ulaşan İslam dışı inanışlar, insanları bu gibi cahil ve dinden çıkan kişilerin peşinden sürüklemekte önemli rol oynamaktadırlar. Kırklar, yediler, gavs, kutup gibi Kur’an ve sahih hiç bir hadiste olmayan kavramların hakim olduğu -Tasavvuf değil!- bazı tarikatlar da zamanla bu batıl inanışlara kapı aralayan bir basamak olmakta, zamanla tarikat ehli insanların da bu tür zihniyeti onaylamasını kolaylaştırmaktadır. Bildiğim birçok tarikat üyesi daha sonra bu adam inanabilmiştir, ne yazık ki!
'Allah görülür mü?' sorusuna Evrenesoğlu’nun cevabı, ‘evet!’ şeklindedir. En’am 103. ayetteki, 'Gözler Allah'ı göremez' ayetini de, ‘kalp gözü ile görür’ şeklinde tevil eder! Halbuki O Allah'ı bu dünyada peygamberler dahi görememiştir. Ne Musa (as), ne Efendimiz Muhammed (sav) (A’raf, 143; Hakîm-i Tirmizî, Nevâdiru’l-Usûl, Bab:104, 2/45, Ebû Nu’aym, Hılye,10/235, İbn-i Kesir, II/15; Buharî, K. Tefsir el-Kur'an sure 53, bab:l) Şura, 51. Ayette de zaten peygamberlerin bile ancak bir perde ile Allah ile konuşabildiğini - vahiy aldığını- bize bildirilmektedir!
Tövbe-i nasuh'un kendi kendine yapılamayacağı söyleyen -ve tabii ki, bir aracı olarak da kendini ileri süren- Evrenesoğlu, konuşmasını, 'peygamber değil, resul'üm' diyerek devam eder. Gerek Tahrim 8. ayet gerek hadislere zıt yorumlar Evrenesoğlunun klasik yanıltma, saptırmalarındandır. Halbuki gerçek tövbe, “Kulun işlediği günahtan pişmanlık duyması, Allah’a tam rucu’ edip, tıpkı sütün memeye dönmediği gibi, kişinin tekrar günaha dönmemesidir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/446); Tahrim, 8: "Ey iman edenler! Samimi bir tövbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter."
20.09.2006 tarihinde kurulan MİHR vakfı ile faaliyet gösteren, 1996 yılında çıktığı Ceviz Kabuğu programında muhatabı tarafından rezil edilen ve hatta ‘yüzünden fatiha suresini bile okuyamadığı için’ stüdyoyu terk etmek zorunda kalan Evrenesoğlu, bir de resul’luk iddiasında bulunabilmektedir! Kur’an ayetlerini cımbızla çekip ön ve arkasındakilerle irtibatını koparıp ayetlere istediği gibi anlamlar yükleyen Evrenesoğlu, 1400 senedir hiçbir İslam müfessirinin yapmadığı yorumlar yapmaktadır. Hulki Cevizoğlu’nun sunduğu Ceviz Kabuğu isimli televizyon programından seçmeler:
Evrenesoğlu: Bana gizli bilgiler geliyor, vahyediliyor. Ben Miraç’ta Allah’la konuştum. Daha sonra Muhammet, İsa, Musa ve Davut Peygamberlere Allah’ın huzurunda iki rekat ‘huzur namazı’ kıldırdım. İmamlığı da ben yaptım. Cevizoğlu: Peki, Hz. Muhammet’ten sonra peygamber olmayacağına göre nasıl peygamberim diyorsunuz? Evrenesoğlu: Peygamber olduğum için öyle diyorum. Cevizoğlu: Ama bu dediğiniz İslam Dini’ne aykırı. Evrenesoğlu: Olabilir!
ABD’de iken de kendisini peygamber ilan eden İskender Evrenesoğlu, Amerika'daki benzin istasyonunda kendisine bağlı bir müridinin 20 yaşındaki lise talebesi olan kızına elle tacizde bulunmuş ve kızın annesinin şikayeti üzerine Evrenesoğlu gözaltına alınmıştır. (Hürriyet, 15.4.2009) İskender Evrenesoğlu DPT'de çalıştığı dönemde de odasında bulunan 2 bayanı da taciz etmiş ve bu taciz davalarıyla ilgili yargılanmıştı. (ABD'de tacizlerine devam eden Evrenesoğlu'nun ses bantları youtube'deki şu adresten ulaşabilirsiniz: youtube.com/watch?v=XawkrCfDqqo) 21 Temmuz 2007 tarihinde ise İskender Erol Evrenesoğlu kendi sitesi olan mihrcom’dan açıklama yapar; "Ben aldığım emir gereği Türkiye'nin aranan 11.cumhurbaşkanı olacağım." 11. Abdullah Gül, 12. R. T. Erdoğan olur ve Erdoğan görevde iken Evrenesoğlu ölür!
Evrenesoğlu'nun cinlendiğinin delillerini kendi dilinden ispatlayalım: "Allah'ın (haşa) büyüyüp küçülebildiğini, şekilden sekile girebildiğini ve hem her zerrede olabildiğini hem de sonsuz bir 'hızla hareket ettiğini', 'Allah'ın iki boyutlu bir enerji kitlesi olduğu' ama yarattıklarının daima 4 boyutlu olduğunu..." şeklindeki iddiaları, işin ehlice gördüğünün ne olduğunu ispat etmektedir! Evet, sözünü ettiği tüm özellikler -kafir- cinlere ait özelliklerdir! Bu konuda 'cinlerin varlığı' hakkındaki yazımıza bakılabilir.
İlk başlarda MİHR'in tanımı: " Medeniyet - İrfan - Hayır - Ref " şeklinde açıklanırdı. -ilk 15 yıldır böyle anlatılırdı!- Ama ne oldu ise; Yeni MİHR'in tanımı: " Mehdi - İmam - Halife - Resul " şekline dönüştü! Acaba sırada ne var? - haşa - tanrıcılık mı...!? - diye sormuştuk ama ömrü vefa etmedi!
"Sizler burada Allah'ın resulünün yanında olmak bahtiyarlığına kavuşmuş bir avuç insansınız. Burası Allah resulünün evidir. Bu devrin resulü burada." diye devam etmektedir…
Yazdıran -Haşa- Allah, satan İmam/resul Evrenesoğlu ve mehdi olduğuna dair yemin ettirirken!
Kendisini 'peygamber' ve 'mehdi' ilan eden İskender Evrenesoğlu, uzun süredir yaşadığı ABD'nin Virginia Eyaleti'nin Norflok bölgesinde öldü. (23 Kasım 2019)
Benzerlerine ibret olması için yazıyı yayında tutuyoruz!.